Dünyanın tepesindeki gerilim artıyor
ABD Başkanı Donald Trump Grönland'ı istiyor, Rusya Arktik bölgesindeki askeri üslerini modernize ediyor, Çin'in buz kıran gemileri yeni güzergahlar açıyor ve casusların maskeleri düşüyor.
Fakat dünyanın en soğuk yerleri ısınırken, giderek kırılgan bir hale gelen güvenlik dengesi bozuluyor ve giderek hızlanan bir silahlanma yarışına neden oluyor.
Arktik bölgesinin bu süper güçlere ne ifade ettiğini anlamak için dünyaya farklı bir açıdan bakmak gerekiyor. Kelimenin tam anlamıyla.
Düz haritaları unutun, Kuzey Kutbu'na yer küremizin tepesinden bakın.
Kuzey Kutup Dairesi'nde dört ülkenin toprağı var: Rusya, Kanada, Grönland ve ABD. Bu açıdan bölgeye neden çok önem verildiği net. Ayrıca toprak, deniz ve gökyüzü için mücadelenin neden hızlandığı da.
Başkan Trump birçok kez Grönland'ı kontrol altına almak istediğini söyledi.
“Ulusal güvenlik amaçlarıyla Grönland'a ihtiyacımız var. Bu uzun süredir bana söyleniyor" dedi.
Soru ise sadece 56 bin kişinin yaşadığı bir bölgenin, coğrafya söz konusu olduğunda neden bu kadar önemli hale geldiği.
ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki Soğuk Savaş döneminde, nükleer silahlar nihai savaş araçlarıydı ve dehşet dengesini yaratıyordu. Ve bu silahların hedeflerine ulaşmasının en kısa yolu Kuzey Kutbu üzerinden uçmaları.
Soğuk Savaş'ın ilk dönemlerinde ABD Grönland'ın kuzeyindeki Thule adlı uzak bir yerde önemli bir üs kurdu. 2008'de ziyaret ettiğim üssün adı daha sonra Pituffik Uzay Üssü olarak değiştirildi.
Üsteki dev radar kocaman bir nöbet kulesi gibi duruyor ve gökyüzü ile uzayı dünyanın tepesinden gelebilecek herhangi bir şeye karşı tarıyor. Yaklaştığımda arabanın motoru radarın etkisi yüzünden uğuldamaya, göstergeler çıldırmaya başlamıştı.
Üssün içinde, ABD'li subaylar radarın nasıl uzayda hareket eden tenis topu büyüklüğündeki nesneleri bile tespit edebildiğini açıkladı.
Soğuk Savaş bitmiş olabilir ama üssün önemi azalmadı. Hala Amerika'nın Balistik Füze Erken Uyarı Sistemi'nin (BMEWS) önemli bir parçasını oluşturuyor.
Başkan Trump, ABD'yi korumak için bir Altın Kubbe'den bahsetti. İsrail'in füzelerden korunmasına yardımcı olan Demir Kubbe'ye atıf yapıyordu. Böyle bir sistem için erken uyarı tesisleri yaşamsal önemde. Grönland da hem savunma hem de saldırı anlamında önemli bir ileri operasyon üssü potansiyeli sunuyor.
Avustralyalı eski savunma yetkilisi ve bölgeyle ilgili yazdığı kitap yayımlanmak üzere olan Dr. Elizabeth Buchanan "Grönland Washington açısından özenilecek bir toprak parçası. Amerikan ana vatanı için bir sigorta. Daima bir caydırıcı hat olarak görülmesi şaşırtıcı değil" diyor.
Bu durum uzun süredir ABD füze savunma sisteminin caydırıcılığının altını oyduğundan kaygı duyan Rusya'yı endişelendiriyor. Fakat ABD'nin müttefiklerini de yabancılaştırıyor.
Grönland hala Danimarka'nın bir parçası ve Washington'ın bölgeyi satın alma söylentilerine öfkeliler. Kanada'da da birçok kişi ülkenin ABD'nin 51. eyaleti yapılması yönündeki çıkışlardan şoke oldu. Dönemin Kanada Başbakanı Justin Trudeau bunu net bir şekilde reddetti.
Grönland'da daha fazla kontrolü geçirmek daha olası bir arzu. Avrupalılar da sessizce ve mahrem bir şekilde, Rusya'ya karşı savunma için kurulmuş NATO'nun en güçlü üyesi ABD'nin bir diğer ittifak üyesi Danimarka'dan toprak almak istediği bir durumla nasıl başa çıkabileceklerinden endişeleniyor.
Bölgedeki en büyük oyuncu Rusya. Topraklarının beşte biri Arktik bölgesinde ve kıyılarının yarıdan fazlasını oluşturuyor.
Arktik bölgesini silahandırmasından en çok kaygılanılan ülke Rusya. Aynı zamanda böyle bir gelişmede en çok şey kaybedecek olan da Moskova.
Son yıllara dek Batılı güçler büyük ölçüde bölgeden çekilirken, Rusya yıllarca bölgedeki varlığına yatırım yaptı, Soğuk Savaş'tan bu yana faal olan Nagurskoye gibi hava üslerini geliştirdi ve büyük uçakların iniş yapabileceği bir hale getirdi.
Rusya'nın nükleer denizaltı filosunun büyük bölümü Kola Körfezi'nde konuşlandırılmış halde. Rus denizaltıları düşmanlarına ateş açmaya hazır bir halde Arktik buzları altında dolaşıyor. Moskova bunu, yaşamsal önemdeki bir caydırıcılık ve güç gösterisi olarak değerlendiriyor.
Norveç İstihbarat Servisi Başkanı Koramiral Nils Andreas Stensønes "İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya girmesiyle, Baltık Denizi Rus askeri faaliyetleri açısından daha az erişilebilir hale geldi. Bu nedenle de Kuzey Filosu daha da önem kazandı" diyor.
"Ayrıca nükleer caydırıcılığa bağımlılık da arttı. Nükleer silahlarının önemli bir kısmı da Arktik'teki Kola Körfezi'nde.
Koramiral Stensønes, Arktik bölgesinin daha da silahlandırılmasını önlemek için gerilimi düşük tutmanın Rusya'nın çıkarına olduğunu vurguluyor. Aksi takdirde, hala Ukrayna'ya odaklanmış Rus Ordusu'nun zorlanabileceğini vurguluyor.
Fakat Rusya'nın kendi yığınağı, güç gösterisi arzusu ve Batılı güçlere yönelttiği Arktik bölgesini askerileştirme suçlamaları da kaygı yaratıyor ve Stensønes "gerilimin tırmanması" potansiyelinin gerçek olduğunu söylüyor.
Norveç daha çok gerilimi azaltmaya odaklansa da, diğer ülkeler acil durum alarmını çalmaya başladı bile. Danimarka'nın son istihbarat görünüm raporunda "Rusya agresif ve tehditkar davranışlarla güç gösterisi yapacak ve bu da Arktik'te daha önce hiç olmadığı kadar büyük bir tırmanma riskini beraberinde getirecek" uyarısı yapıldı.
Svalbard Adaları da izlenmesi gereken başka bir nokta. Bir anlaşma uyarınca adaları Norveç kontrol etse de Rusya da dahil diğer ülkelerin burada faaliyet gösterme hakkı var. Moskova, bu bölgelerin kendisine tehdit oluşturmak üzere militarize edildiğini iddia ettiği için, bu durum potansiyel bir gerilim noktası oluşturuyor.
İngiltere resmen Kuzey Kutbu'ndaki bir güç değil ama kısmen Rusya'ya karşı koymak için dahli büyüyor. Sunun önemli bir nedeni de GUIK boşluğu adı verilen yer. Pek bilinmeyen ama stratejik açıdan önemli bir alan.
Atlas Okyanusu'na hızla açılmak için Rusya'nın Kuzey Filosu'nun bu boşluktan geçmesi gerekiyor. Grönland, İngiltere ve İzlanda arasındaki dar bir su yolu burası.
İkinci Dünya Savaşı'nda ABD'nin Grönland'da Alman denizaltılarıyla başa çıkmak için üs kurmasının bir nedeni de bölgenin önemiydi. Soğuk Savaş'tan bugüne dek burası denizaltıların arandığı bir yer oldu ve NATO denizaltı avlamak amacıyla su altına alıcılar yerleştirdi.
İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy, Mayıs sonunda bölgeyi ziyaret etmiş ve İzlanda'yla birilikte bölgedeki "düşman faaliyetlerini" gözlemlemek için yapay zekadan faydalanacak bir ortak girişimi duyurmuştu. Bu da Rus denizaltı ve gemilerini gözlemledikleri anlamına geliyor.
Ancak İngiltere daha büyük bir rol oynama arayışındayken, son dönemde parlamentoda hazırlanan bir raporda İngiltere'nin "Arktik bölgesine artan ilgisini destekleyebilecek denizaltılar, deniz devriye ve erken uyarı uçakları gibi önemli askeri varlıklarının yetersiz olduğu" kaygıları dile getirildi.
İngiltere'nin son Stratejik Savunma Değerlendirmesi'nde denizaltı sayısının artırılması vaat edilse de, bazı uzmanlar daha fazlasının yapılabileceği görüşünde.
Eski Savunma Bakanlığı yetkilisi Peter Watkins "Arktik, ABD, Kanada ve Avrupa'nın güvenlik çıkarlarının net ve giderek artan bir şekilde birleştiği bir bölge" diyor.
"Önemli bir Avrupa-Atlantik gücü olarak Arktik bölgesi İngiltere'nin daha çok dikkatini çekmeli ve kaynak ayrılmalı."
Fakat David Lammy'nin ziyareti sırasında atılan "İngiltere Rusya'nın Arktik'teki kontrolünü önlemeye çalışıyor" gibi başlıklar Moskova'yı tedirgin edebilir. Rusya kendi askeri varlığını oluşturuyor olsa da, başka ülkelerin aynısını yapmasına büyük bir direnç sergiliyor. Bunun yaşanmaması için ellerinden geleni yapacaklar.
Son günlerde yayımlanan Danimarka'ya ait bir istihbarat raporunda da "Rusya, diğer ülkelelerin Arktik'teki konumunu tehdit etmekten caydırmaya çalışacak. Rusya, Rus Arktik bölgesi yakınlarındaki Batılı askeri faaliyetlere karşı agresif bir tepki gösterecek" denildi.
Raporda "Rusya şu anda Arktik'te daha riskli adımlar atmaya niyetli ve daha iddialı ve çatışmacı hale geldi" uyarısında bulunuldu.
İklim değişikliği nedeniyle, Arktik bölgesi sularında yeni bir güvenlik sorunu ortaya çıktı.
İngiltere'nin bu yılki Stratejik Savunma Değerlendirmesi'nde, daha kuzeydeki bölgelerde 2040 itibarıyla buz kalmayacağı söylenirken, bazı uzmanlar değişim hızının hafife alındığını belirtiyor.
Son yıllarda deniz buzulları önemli ölçüde azaldı.
Bu ısınan sular yeni fırsatlar sunuyor ve bölgedeki maden ve balıkçılık bölgelerine erişimin önünü açıyor.
Fakat bu ekonomik rekabete ve gerilime de yol açabilir. Özellikle de yeni gemicilik güzergahları açılırken.
Rusya'nın ekonomik üretiminin kabaca 10'da biri Arktik bölgesindeki doğal kaynaklardan geliyor. Buzların erimesi, bölgenin daha büyük bir alanını diğer ülkelerden korumak zorunda kalmaktan kaygılanan ülkeyi daha güvensiz hissettirebilir ve askerileşmeyi yükseltebilir.
Bu aynı zamanda Çin'in de resme dahil olduğu yer.
Çin kendisine "kuzey kutup yakını" ülke ilan etti. Bölgeden kayda değer ölçüdeki uzaklığına ve kıyısı olmamasına karşın giderek daha faal hale geliyorlar.
Bunun motivasyonu da kısmen eriyen buzun kuzeyde yeni ticaret güzergahlarını açma ihtimali.
Çin için yeni bir "Kutup İpek Yolu" Süveyş Kanalını kullanmaktan potansiyel olarak daha hızlı ve güvenli bir ticaret yolu demek. Bu nedenle güç gösterisi yapmaya çalışıyorlar.
Bu yüzden Çin ile küresel rekabeti Kuzey Kutbu'na uzanan Washington, nüfuz ve doğal kaynaklar konusunda kaygılı.
Dr. Elizabeth Buchanan "Pekin bölgeyle ilişkilerini ve bağlarını derineştirmek için, üniversite eğitiminden, bilimsel misyonlara, çevresel işbirliği planlarından, uluslararası balıkçılık anlaşmalarına ve ikili stratejik ortaklıklara dek ikili bir strateji kullandı" diyor.
"Bu, Çin'in Arktik bölgesindeki varlığını normalleştiriyor ve giderek artan oranda Pekin'i bölgedeki ülkeler açısından gözde bir ortak haline getiriyor."
Pekin zaten büyük olan buz kırıcı gemi filosunu hızla büyüttü ve Çin ile Rusya, Alaska kıyıları yakınlarında, Bering Denizi'nde ortak devriyeleri artırdı. Ancak Rusya da arka bahçesi olarak gördüğü bir bölgede Çin'in artan nüfuzundan tedirgin.
New York Times'ın haber yaptığı, Rus güvenlik güçlerine ait sızan belgelerde Moskova'nın Arktik bölgesinde, madencilik şirketleri ve akademik çalışmalar kisvesiyle faaliyet gösteren Çinli casuslardan kaygılı olduğu belirtiliyordu.
Arktik bölgesi istihbarat toplama anlamında da hep önemli bir yer oldu. Özellikle de bölgedeki gizli üslerden alınan elektronik muhabere anlamında. Fakat bölgede diğer casusluk yöntemleri de yükselişte.
Kendisini Brezilyalı bir akademisyen olarak tanıtan bir Rus ajanı 2022'de Norveç'te tutuklanmıştı ve Rusya'ya ait insansız casus uçakları da daha sık görülür oldu. Bir diğer kaygıysa, Rus istihbaratının yerel siyasete müdahale edip, bölgede yaşayan halklar arasındaki ayrımı körüklemesi.
Avrupalı ülkeleri kaygılandıran sadece Rus casusları da değil. ABD'nin de son aylarda Grönland'daki istihbarat toplama faaliyetlerini artırdığı belirtiliyor. Bu kısmen, Rusya ve Çin'e yönelik bir karşı istihbarat önlemi olabilir ama Danimarka'da öfkeyle karşılandı.
Kopenhag'daki ABD'li bir diplomat Dışişleri Bakanlığı'na çağırıldı ve Danimarka Başbakanı'na göre "Bir müttefikiniz aleyhine casusluk yapamazsınız" denildi.
Rusya'yla artan gerilimden ve aynı zamanda Amerikalı ortaklarının güvenilirliğinden kaygılanan Avrupa ülkelerinde ise nasıl bir yanıt verileceği konusunda tartışmalar sürüyor.
İsveç Savunma Araştırmaları Kurumu'nun Müdür Yardımcısı Niklas Granholm "Çin, Rusya ve ABD, Arktik bölgesinde buluşan üç küresel güç ve sıkı bir rekabet içindeler. Geriye kalan ülkelerse elimizden geldiğince olanları etkilemeye ve adapte olmaya çalışmak zorunda kalacağız" diyor.
Bazı ülkeler askeri işbirliğini artırmaktan yana ama bazıları da bunun gerilimi daha da artıracağından korkuyor.
Arktik bölgesinden jeopolitiği uzak tutmak isteyenlerin sloganı "Yüksek kuzey düşük gerilim" oldu. Fakat buzların erimesi, güvensizlik ve iddialı davranışların birleşimi nedeniyle bu dönem geride kaldı.
Bölgeyi silahlandırmak kimsenin çıkarına olmasa da, yaşanan tam da bu gibi görünüyor.
Deniz buzulu bilgisi Ulusal Kar ve Buz Veri Merkezi'nden alındı